–=[Muhabbet Fedaileri]=–

Biz muhabbet fedaileriyiz. Husumete vaktimiz yoktur.

Posts Tagged ‘altın prensipler’

Zübeyir Gündüzalp’in Kaleminden…

Posted by nurvideo Kasım 4, 2008

Başkalarını affedin ama nefsinizi asla!

* Başkalarını sık sık affedin, fakat kendinizi ve nefsinizi asla.
* Rıfk, mülâyemet, nezaketle muamele. Bunun zıddı huşûnet ve sertliktir. Rıfktan mahrum olan, hayırlardan mahrum bulunur.
* Mü’mine eziyet haramdır.
* Lütuf; güzellik, tevazu ve mahviyetle, gönül alarak yapılan muameledir. Temiz kalplilik ve yüksek insanlık hislerinin eseridir. * Allah, yumuşak huylu, din kardeşlerine şefkat ve merhamet eden kulu sever.

İslâm, hamiyet hissinin kaynağıdır
* Yerde olanlara merhamet ediniz ki, size de gökte olanlar merhamet etsin.
* İslâm dini, hamiyet hissinin kaynağıdır. Her Müslüman, iman ve İslâmiyeti, namus ve haysiyetini, hizbü’l-Kur’ân müntesiblerini, birbirlerini dinsizlere karşı korumak, müdafaa etmek, ihtimam göstermekle mükelleftir. * İnsaf dinin yarısıdır.

Dâvâ adamı olabilmek
* Mağrib tarafındaki tövbe kapısı, halk için kıyamete kadar açıktır.
* Mesai arkadaşlarına hürmet ve sevgi beslemeyenler, dâvâ ve idare adamı olamazlar. Sevgi, şefkat, müsamaha, hürmet; müdebbir ve muvaffakiyetlere namzet bir dâvâ adamının mümtaz hasletleridir. * Hiçbir şey ilim ve hilimden daha efdal olarak toplanmış değildir.

Hizmet arkadaşlarına şefkat ve hürmet etmek
* Cemaatin bütün düzen ve âhengi, cemaat fertlerinin yekdiğerine şefkat, merhamet, sevgi, hürmetkâr münasebetiyle mümkündür. * Allah’ın rızasını kazanmak, aziz ve muhterem olmak istersen, din hizmetinde devamlı muvaffak olmanın sırrını ararsan, hizmet arkadaşlarının hürmete şayan olduklarını bil ve hürmet et. Onlara şefkat, müsamaha, muhabbet ve merhamet et.

Merhamet eken, huzur biçer
* Merhamet tohumunu eken, muhakkak huzur ve saadet meyvesini elde eder.
* Allah merhamet edenlere merhamet eder. Sen de merhamet et ki; Allah’ın merhametine nail olasın. * Sulh, cenkten daha iyidir.

Dâvâ arkadaşlarına tatlılıkla muâmele etmek
* Dâvâ arkadaşlarınla ve ehl-i imanla bir iş göreceğin zaman tatlılıkla, mülâyemetle, mahviyet ve tevazu ile muamele et. Bu güzel ahlâklara riâyetle hâsıl olacak bir hizmette, sertlik, şiddet, hiddet, inatçılık göstermek mânâsız, hattâ ahmaklık olur. * İslâm düşmanları karşısında çarpışan yiğitlere şefkat, muhabbet ve hürmet et. Tâ ki, Kur’ân ve iman hizmeti yolunda başını koyarlarken, senden zorluk çekmesinler.

Babam bana “Oğlum!” dediğinde…
Babam beni “Oğlum!” diye kucakladığı zaman, kendimi taçlı bir padişah sanırdım.
Din kardeşlerine elinden geldiği kadar merhamet et ki, Allah da sana merhamet etsin.
Bir kitapta, “Kerem, iyilik, merhamet, ihsan büyüklerin âdetidir” diye okumuştum. Hayır, yanlış söyledim, peygamberlerin âdetidir. Âciz kimsenin beline kuvvetli yumruğunu vurma. Olur ki, bir gün onun ayağına düşersin.

Herkesin mizacı bir olmaz
Hizmet-i iman meydanına yeni girenlerin veya fıtrî hususiyet taşıyanların iplerini uzat. Onları pek sıkma, kabiliyetine göre kaldırabileceği bir hizmet göster. Herkesin mizacı bir olmaz. Bu dirayet ve feraseti, müsamaha ve şefkati gösteremezsen, onun ipini koparmış, kaçırmış, bir adam kaybetmiş olursun. Bu acemilik, bu hamlık ve idaresizliği yapmamak için sık sık kendinle konuş, idare ve müsamaha icaplarını zaman zaman oku ve kendine ihtar et.

Allah bir kapı kaparsa, başka bir kapı açar
Cenâb-ı Hak, hikmeti olarak bir kapıyı kaparsa, fazl-u keremiyle başka kapı açar.
Muarız; lütuf, kerem, semahat görürse, artık ondan kötülük gelmez.
Kötülük etme, sonra iyi dosttan dahi kötülük görürsün. Ferasetli ve iyi adam, kötülerin bir iyi tarafını bulur, o iyiliği takdir eder. Şerri ve kötülüğünü hafifletmeye veya gidermeye böylece muvaffak olur. Zira köpek bile ekmeğini yediği takdirde seni muhafaza eder.

Öfke zamanında merhamet etmek
Erler, hizmet ve dâvâ arkadaşlarını kendilere tercih etmekle muvaffakiyete berdevam olmuşlardır.
Kötülük düşünen, kötü kimsenin gönlünü iltifatla kap.
Öfke zamanında hürmet ve merhamet ne güzel şeydir.
Din ve dâvâ kardeşlerinden gelen acı tatlıdır; hakaret takdir; tokat, şefkattir; tükrük misk-ü amberdir. Bu da Nur-u Kur’ân hizmetkârlığının şiarı ve şe’nidir. Dünyada mağrur olan kimse, din yolunda selâmetli gidemez. Kendini gören kişi hakkı göremez.

Başkalarını büyük, kendini küçük görmek
Alçakların yaptığı gibi din ve dâvâdaki kardeşlerine hakaret gözüyle bakma, onları küçük görme; onları büyük, kendini küçük gör. Eğer yaşlı isen iman ve İslâmiyet davasında çalışan, Nur Risâleleriyle nurlanan gençleri, yaşı küçük ruhu büyük bil. Bu güzel ahlâk, ne güzel ahlâk… Merhametsizliğin bir alâmeti, nisyan-ı nefisle (kendi nefsini unutarak) kendi kusurlarını unutmakla din kardeşlerinin her birinde bir kusur bulmak, onlara karşı sevgisini ve merhametini kaybederek tenkit gözlüğünü takınmaktır. Kendi kusurlarına, yakını uzaklaştırıcı, sisli gösterici âletle bakıp, din kardeşlerinin kusurlarına ise, mikroskopla bakmaktır. Kendi kusurlarını gören, kardeşlerininkini örten, kendi kabahatini büyük, din ve dava kardeşinin kabahatini küçük gören, hattâ göremeyen Müslümanlar, Allah ve Resûlullahın rahmet ve mağfiretine nail olan, yüksek ahlâklı, yüksek seciyeli Müslümanlardır. Ehl-i iman nişanını taşıyan dindarlardır. Öyle fertlerden müteşekkil azlar çoktur, küçükler büyüktür, zayıflar kuvvetlidir.

Posted in Zübeyir Gündüzalp | Etiketler: , | Leave a Comment »

Zübeyir Gündüzalp’in Kaleminden…

Posted by HakanBa Ağustos 18, 2008

ALTIN PRENSİPLER

Zübeyir GÜNDÜZALP

Hayatımızda vazgeçemiyeceğimiz çok değerli prensipler… Yıllarca Nur Müellifine hizmet etmiş bir dava adamından altın değerinde tavsiyeler… Meslek ve aile hayatımıza ışık tutacak;bizi örnek bir insan ve örnek bir Müslüman haline getirecek sağlam kaideler… Her yaşta ve herkese gereken pırlanta hükmünde fikirler…

Gençlik

-Gençleri imana ve İslamî hayata heyecan ve aşkla donatmak gerekir. İdeal bir gence yakışan olgun ve yüksek bir müslüman olmak için ilim ve imana çalışmak, hayatını İslâmın yüce prensiplerine göre yaşayıp gençlik günlerini, boşu boşuna kayb olmasından kurtarmaktır.
İlim
-Tahkiki iman ilmini oku. Hakkı ve hakikatı öğren. Cahil kalma, aydın ol. Cahil bir insan ne kadar varlıklı da olsa yine fakirdir. Geridedir, aşağıdadır. Okuyan insan daima ileride, daima yükseklerdedir. Bilgili insan güneş gibi girdiği yeri aydınlatır.
İrade Terbiyesi
-İrade kudreti çok cehd sarfından ziyade zihnin bütün kuvvetinin aynı gaye ve istikamete doğru sevk edilmesiyle izah edilebilir. Terbiyenin en makbul olanı kendi kendimizi terbiye etmektir.
Hedefe Varmak
-Yüksek bir gaye ebedî canlı ve cazip bir maksad. İşte bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi bunun üzerine çevirmeliyiz. Böylece hedefe varabiliriz.
Başarıya götüren Sebepler
-Herşeyi bugün bilmek. Her an muvaffak ve muzaffer olacağım cehdi içinde olmalısın. Bir işi bitirmeden başka bir işe el atmamalısın. Kalemen, amelen, lisanen çalış. Gençlikte insan ne işle meşgul olursa istidatları onda inkişaf eder. Deha dikkati değil, dikkat dehayı verir.
Dikkat ve Hafıza
-Hafıza zekanın en büyük sermayesidir. Bir şeyi ne kadar dikkat ve alâkayla anlamaya çalışırsak, bellememiz ihtimali o kadar çok olur. Çok defa kolayca öğrenilen şeyler çabuk unutulur. Anlayarak ve dimağen hazm ederek ezberlemeli. Aynen ezber insanda terakki ve inkişaf için faydalıdır. Mealen ezber, muhakeme kabiliyetini inkişaf ettirir.
Kadınlara Hürmet
-Cenab-ı Hak, kadınlara lütuf ve ihsan, hayır ve itidalle muamele etmemizi emreder. Zira, onlar, anneleriniz, kızlarınız ve halalarınızdır. Onlara ne kadar lütf etseniz lâyıktır. Kadına yardım ediniz. Bir millet erkekle terakki eder. Kadınla tekamül eder. Peygamberimiz kadının namus, şeref ve hukukuna büyük ehemmiyet verirdi. Onlara rikkat ve şefkatle muamele buyururlardı.
Anne – Baba Hakları
-Anne ve babaya hayatlarında hizmet ve itaat etmek, onların meşru olan emirlerini yerine getirmek, bir evlat için en büyük vazifedir. Anne ve babanın iaşesini ve ıstırahatını temin etmek evladın en büyük borcudur. Anne ve babanın rızasını tahsil etmek, onlara hayır dualar etmek evladın en birinci vazifesidir.
Hizmet Esasları
-Kusurdan kurtulmak istiyorsanız, evvela kendi kusurunuzu görüp kendinizi kusursuz zannetmekle, kusurlu olduğunuzu müşahede ediniz. Baht’lı ve talihli kimse, başkasına vaz edilirken ibret alandır. Kusurlu hatalı bir arkadaşınızın yanlışlarını yumuşaklıkla hürmet ve tevazu ile söyleyiniz. Kabullenmese dahi ikinci bir kimseye onun hakkında gıybet etmeyiniz. Başkalarını ıslah için evvela kendimizi ıslah etmek icab eder.
Merhamet
-Başkalarını sık sık af edin. Fakat kendinizi ve nefsinizi asla. Mümine eziyet haramdır. Merhamet tohumunu eken muhakkak huzur ve saadet meyvesini elde eder. Öfke zamanında hürmet ve merhamet ne güzel şeydir.
İslâm Gençliğinin Vasıfları
-Kur’an talebelerinin hedefi, Kur’anı ve İslâmı hakikatleri tek kelimeyle İslâmiyeti bütün ruhuyla kavramak ve ona bağlanmaktır. Onların yolu mahz-a İslâmiyettir. Bundan başka herhangi bir yol veya mezhep değildir. Dine hizmeti gaye-i hayal edinenler, Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçmayı seve seve can-u gönülden ifa ederler. Kur’an hakikatlerini her tarafa neşredip mü’minlerin imanını kurtarmak hizmetinde canla başla çalışırlar.
Okumak
-Okudum, okudum, okudukça derin nefesler almaya ve dirilmeye başladım. Ruhum ve kalbim huzura kavuştu. Gözlerim dünyayı hakikatleriyle görmeye kulaklarım hakikat seslerini işitmeye başladı

Posted in Zübeyir Gündüzalp | Etiketler: , | 1 Comment »